Sayfalar

26 Mayıs 2013 Pazar

Telefon avucunuzun içinde!



  Tokyo Üniversitesi'nden araştırmacılar, telefonu avuç içinize koyan bir sistem üzerinde çalışıyor. Bu akıllı telefonlar, herhangi bir donanıma ihtiyaç duymadan avuç içinde çalışabiliyor. Yüksek hızlı görüş kabiliyeti olan kameralar ve dönebilen iki aynanın kombinasyonu ile çalışan akıllı telefonlar üretmek için çalışan Masatoshi Ishikawa ve ekibi, ekran veya klavyeyeyi avucun içine veya dilediğiniz başka bir yüzeye yansıtan bir yöntem bulduklarını söyledi. Bu sistem, iş yerinizden ya da ofisinizden kontrol edilebilecek. Ishikawa, konuyla ilgili demecinde ürettikleri sistemle ilgili ayrıntılara değindi. Sistem, hareket eden üç boyutlu nesneleri iki milisaniyede bir algılıyor. Yüksek hızlı görüş kabiliyetine sahip program ile hareket eden nesneler izlenebiliyor. Ishikawa tarafından geliştirilen sistemde ultrasonik ışın dalgaları vericisi bulunuyor. Avcunuzun içine ışın dalgaları gönderen bu verici, elinize 3 gram ile 2.83 gram arasında bir baskı yapıyor. Ishikawa'nın bu teknolojisine bulduğu slogan ise, "Klavyeye, akıllı telefon taşımaya veya bilgisayarlara artık ihtiyaç duymayacaksınız." şeklinde. Bu teknoloji, geçtiğimiz yıl vizyona giren Total Recall (Gerçeğe Çağrı) filmini akıllara getirdi. Filmdeki karakterler, derinin altına monte edilmiş telefonlar kullanıyor. Araştırmacılar, bu teknolojiyi birkaç yıl içinde tamamlayarak gerçeğe dönüştürmenin hayallerini kuruyor.

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Elle tutulmaz, gözle görülmez bir film




İnsan gözü ile gerçek boyutunda seyretmenin mümkün olmadığı, dünyanın en küçük kısa filmi çekildi.
Film, -268 derece sıcaklıkta, atom parçacıklarından oluşan kümeler kullanılarak hazırlandı.
IBM şirketinin stop-motion tekniğiyle çektiği 90 saniyelik filmin boyutu 45’e 25 nanometre yani izleyebilmek için boyutunu milyonlarca kat büyütmek gerekiyor.

Hareketi tespit eden akıllı zemin




Almanya’nın Potsdam kentinde Hasso-Plattner Enstitüsü uzmanları, geleceğin akıllı evleri için etkileşimli bir akıllı zemin tasarladı. Kütlelerin yere uyguladığı basınca karşı duyarlı ve yüksek çözünürlüklü olarak geliştirilen “Yer Çekimi Alanı” adlı zemin, insanların ve objelerin hareketlerinin izini takip ediyor.Enstitü araştırmacılarından Dominik Schmidt, etkileşimli zemin uygulamasının nasıl işlediğini anlatıyor: “Yüksek çözünürlüklü ve yüzeye uygulanan baskıyı algılayan Yer Çekimi Alanı, ayak izleri örneğinde olduğu gibi, tabanla yapılan teması tespit ediyor. Aynı şekilde kimin zemin üstünde ayakta durduğunu, oturduğunu ya da mobilyaları algılıyor. Kısacası odada neler olup bittiğini basınç sayesinde tespit ediyor.”Zeminde düz bir ekranda denenen uygulama, kişisel ayak izlerini tanıyarak birer kopyalarını oluşturuyor ve kişilerini hareketini önden takip edebiliyor. Araştırmacıların şimdilik 8 metrekarelik bir alanda prototipini geliştirdiği sistemin farklı kullanım alanlarının olması planlanıyor. Futbol oyunu örneğinde olduğu gibi hareketin yönü ve şeklini tespit etmekte başarılı olan sistemin çeşitli etkileşimli oyunların yanı sıra evlerde güvenlik sistemlerine de uyarlanabileceği öngörüldü.

Sabit disklere yeni dönem



Yeni nesil sabit disklere daha fazla GB sığdırmak için önemli bir buluşa daha imza atıldı!

Fiziksel olarak daha küçük ama depolama alanı olarak çok daha büyük sabit disklere duyulan ihtiyaç giderek artıyor. Ama zaten oldukça ufalmış olan sürücülerin daha da küçülebilmesi için, şu an kullanılanlardan çok daha ufak mıknatıslar geliştirilmesi gerekiyor. Kaliforniya Üniversitesi'nden bir ekip bunun için bir yöntem geliştirmiş olabilir.
 
Uzun süredir, mevcut sürücülerde bulunanlardan daha ufak mıknatıslar geliştirmekte kullanılabileceği düşünülen malzemelerden birisi de demir-platin alaşımı. Bugüne kadar alaşımı elde etmekte kullanılan yöntemlerinüretimin diğer aşamalarında uygulanması mümkün olmayan çok yüksek ısılar gerektirdiği biliniyor. Ancak Profesör Kai Liu ve doktora öğrencisi Dustin Gilbert'in öncülüğündeki ekip, demir-platin alaşımını, endüstriyel kullanıma uygun bir yöntemle elde etmeyi başardı. Ekip bu yeni yöntem sayesinde fazlasıyla ince metal tabakaları elde etmeyi ve ardından hızlı termal tavlama sayesinde istenen düzene sahip bir alaşım üretmeyi başardı. Alaşımın manyetik özellikleri belirli bölgelere ufak miktarlarda bakır eklenerek arzulanan şekilde düzenlendi.
 
Bu yöntemin ne zaman son kullanıcının eline geçen cihazlarda kullanılabilecek depolama çözümlerine dönüşeceği henüz bilinmiyor. Teknolojinin henüz ilk aşamalarında olduğu, üretimaşamasına geçilmesinin yıllar sürebileceği belirtiliyor.

Sineklerden esinlenip panoramik göz yaptılar









Meyve sineğinden esinlenilerek, panoramik görüş sağlayan yapay "petek göz" geliştirildi.

Avrupalı bilim adamları, sinekler ve benzer hayvanların farklı yönlerdeki hızlı hareketleri aynı anda "yakalama" özelliğini ilk kez yapay göze aktarmayı başardı.
PNAS dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, meyve sineklerinin gözünü örnek alarak geliştirilen, "CurVACE" adı verilen prototipin bükülme olmadan, çevredeki farklı ışık yoğunluklarına uyum sağlayabilen, yüksek çözünürlüğe sahip panoromik bir görüş sağladığını vurguladı.
Yapay gözün, hızın son derece önemli olduğu durumlarda, örneğin karada ya da havada çarpışmaların engellenmesi için, 3 boyutlu tespit sistemlerinde kullanılabileceği belirtildi.
Araştırmacılar, 360 derecelik görüş elde etmek açısından 2 yapay gözün sırt sırta yerleştirilmesinin yeterli olduğunu ifade etti.